36-eglence
  HABERLER
 
Burada haberleri okuyabilirsin
Öğrencilere Sınavın Stresleri Nasıl Atılır.
İNTERNET HABER tarih 08.04.2010, 13:47 (UTC)
 Öğrencilere Sınavın Stresleri Nasıl Atılır.


EGİTİM 22.05.2008 / :



2008 OKS - SBS’ de “Başarı stratejileri” hakkında 15.05.2008 Perşembe günü Özel Seyfettin Dokumacı İlköğretim okulu tarafından “Çocukları sınav öncesi nasıl rahatlatırız” adlı seminer düzenlendi


Seminere konuşmacı olarak Pedagog Erkan Topuz katıldı. İki seans halinde düzenlenen seminere öğrenci ve veliler yoğun ilgi gösterdi.

İlk olarak öğrencilere konuşan Erkan Topuz, gençlerle kısa sürede iletişimi sağlayarak motive etti. Gençlere “Yüz binlerin yada milyonların arasından sıyrılmaya çalışıyorsunuz… Başarmak istiyorsanız; ya bir yol bulun, ya bir yol açın, ya da yoldan çekilin” dedi.
Öğrencilere “Ne yapmak istiyorsunuz?” diye soru yönelten Topuz “Yaptıkların üzerinde düşün, nereden başladığın değil, nereye ulaştığın önemlidir. Nereye gideceğini bilmeyenin hangi yoldan gittiği önemli değildir” dedi. Sınav sistemi ile ilgili gelişen uygulamalara özellikle vurgu yapan Topuz, 6. ve 7. sınıf SBS ile ilgili uygulamanın içerikleri hakkında öğrenci ve velileri bilgilendirdi;
“Öğrenciler kademeli olarak 6. 7. ve 8. sınıflarda seviye sınavlarına girecekler. Üç yıla yayılacak sınavların sonucuna göre her bir öğrenci için ‘ortaöğretime yerleştirme puanı’ hesaplanacak. Bir öğrencinin 6-7-8.sınıflarda girdiği seviye sınavlarının %70’i, Okul notlarının (diploma notu) %25’i, davranış notu ise %5 oranında etki edecek.
6. sınıf seviye sınavının ağırlığı %25
7. sınıf seviye sınavının ağırlığı%35
8. sınıf seviye sınavının ağırlığı %40 olarak alınacak.
7. sınıf SBS%40, 8. sınıf SBS %60 etkili olacak” dedi.
6. Sınıf SBS 21 Haziran 2008, 7. Sınıf SBS 22 Haziran 2008 de yapılacağını hatırlatan Topuz, “Tüm okullara yerleştirme tek bir puana göre yapılacak. Her öğrenci sınava girmek zorunda değil. Bir öğrenci herhangi bir yıl sınava girmez veya kaçırırsa o dönem yapılan SBS de en düşük puanı alan öğrenci ile eşdeğer muamele görecek” dedi.
Topuz sınavın üç boyutluluğunu şöyle açıkladı;
1.Konu bilgisi, 2.Öğrenilen bilginin pekiştirilmesi, 3.Sınav tecrübesi.

Şunu Unutmayın!!!
Televizyonu açmak kolaydır, kapatmak zordur. Televizyon en büyük zaman hırsızıdır.
Bilgisayar başında uzun süre kaldıklarında düşünme yetenekleri yavaş yavaş azalıyor. Beyinde daralma oluşmaya başlıyor. İNTERNET ve GAME HOUSE oyunları bağımlılık yaratıyor.

Başarmak için kişisel gayret, fedakârlık ve alın teri akıtmak gerekir…
Okuduğumuz her satır, çözdüğümüz her soru; tıpkı kelebeğin kozasından çıkıp özgürlüğe kanat açması gibi bizleri geliştirir.

Öğrencilerden sonra Velilere konuşan Topuz, “Anne ve babaların öncelikli görevi çocuğu iyi tanımak, küçük yaştan itibaren onların özelliklerini gözlemlemek, böylece adım adım çocuğunu keşfederek, onda var olan yeteneklerin gelişmesine zemin hazırlamaktır” dedi.
Topuz; Çocuklar için her dönemin ayrı bir önemi olduğunu vurgulayarak, her birey farklı ve özel olduğunu söylerken, velilere sordu: Sınav deyince ne anlamalıyız?
Velilerden gelen cevaplar doğrultusunda sınavlar eğitim sürecinin doğal bir parçası olduğunu vurgularken şöyle devam etti; “Gençler müthiş bir yarış içerisindeler. Yüz binlerin,
milyonların arasından sıyrılmaya çalışıyorlar. Sınavlar sayesinde gençlerimiz kendine güven duymayı, Ulaşılabilir hedef belirleme, sistemli çalışmayı öğreniyorlar. Ders çalışırken mutlaka belli bir plan ve program üzerinde çalışılmalı.
Şimdi gelelim Anne Babalar başarı yolculuğunda nasıl davranmalı? Sorusuna.
Ne söyleyeyim, ne yapayım yerine kendime ne söylenilmesini, ne yapılmasını isterdim diye düşünüp, sınava hazırlanan bir çocuk psikolojisiyle tepki göstermek. Sürekli ders çalış uyarısı yapmak, onları kontrol altında tutmaya çalışmak çocukları tedirgin eder. Yok, yere stres, kaygı, korku vb. durumlara yol açar. Bu nedenle onlara hedefine göre ne kadar çalışması gerektiğinin farkına varmasını sağlamak gerekir. Yenilgilerden yılmama, hatalardan gereken dersi alma, uzun ve yorucu olan yarışta enerjiyi ekonomik kullanmak.
Çocuklarınızı asla başkalarının çocuklarıyla kıyaslamayınız. Onları olduğu gibi kabullenin, yaptıkları ya da yapamadıkları yüzünden kıyastan kaçının. Onlara yeterli zaman ayırarak karşınıza alın; yaşadıklarını, hayallerini ve geleceğe dair düşüncelerini dinleyin.” Çalışmayı Engelleyen Faktörleri de sıralayan Topuz Çalışırken bir şeyler atıştırmak, yemek-içmek, Yatarak veya uzanarak ders çalışmak Telefon, müzik seti, bilgisayar… Gibi elektronik cihazlara bağımlılık, arkadaşlara HAYIR diyememe, çalışmayı sürekli erteleme, Tembellik Anayasasını benimseme, Motive olamamak.


 

BELEDİYE OTOBÜSLERİ BAKTERİ YUVASI
hürriyet gazetesi tarih 29.10.2009, 18:23 (UTC)
 
BURSA İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Laboratuvarı’nda görevli biyologlar tarafından, ‘Umuma Açık Kullanım Alanları ve İnsanların Temas Ettiği Yüzeylerden Bulaşma Etkeni Bakteriler’ adı altında yapılan araştırmada, ortak kullanım alanlarında yoğun bakteriye rastlandı.

Özellikle belediye otobüslerindeki tutunma demirleri, internet kafelerdeki mouse ve klavyelerle hamamlardaki terliklerin, bakterilerin en yoğun bulunduğu yerler olduğu belirtildi.

Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Laboratuvarı’ndan Biyologlar İsmail Hakkı Arık, Sinan Çakmak ve Nahit Horasan tarafından yapılan araştırma kapsamında, belediye otobüsleri, cep telefonları, hamam (sauna) ve internet kafelerden (maus, klavye, masa vb.) 20 numune alındı. Alınan numuneler 5 gün süreyle, 24 saat ve 48 saatlik periyodlar halinde laboratuvarda incelendi. Ortak kullanım alanlarında yoğun bakteriye rastlandı. Bakterilerin her ortamda bulunduğuna işaret eden uzmanlar, bunların bir çoğunun zararsız olduğunu bazılarının ise insan sağlığı açısından çok tehlikeli olabileceğini bildirdi.

Çalışmada toplam bakteri miktarı, koliform, St.aureus, E.coli gibi bakteriler açısından örneklerin analizini yaptıklarını ifade eden biyologlar, “Toplum tarafından ortak kullanılan araç, gereç ve yerlerin bakteri bulaşmasında rezervuar olduğu araştırmamızda bariz bir şekilde görülmektedir. Bu gibi alanları temiz tutmak ve gerekirse örneğin hamamlarda terlik kullanımının yasaklanması veya dezenfektan kullanımının denetlenmesi, toplu taşıma araçlarının sefere çıkmadan önce dezenfektan maddelerle temizlenmesi, internet kafelerde cihazların her kullanıcı değiştiğinde dezenfekte edilmesi gibi basit önlemlerle toplum sağlığına çok büyük katkılar sağlanacaktır” dedi.

Kaynak: hurriyet.com.tr


 

GÜNEŞİ GÖRDÜM'E ÖZEL KOD KOYDURDU
milliyet gazetesi tarih 29.10.2009, 18:20 (UTC)
 
Kırmızıgül’ün 6 milyon dolar bütçeli filmi birinci haftasında, 1 milyon 101 bin 986 kişi tarafından izlendi ve 8 milyon 405 bin 952 TL hasılat elde etti.
Şahan Gökbakar’ın “Recep İvedik 2” filmi, 4 milyon 243 bin 538 seyirci rakamına ulaştı. “Recep İvedik 2” filminin, serinin ilk filmi Recep İvedik’in 4 milyon 301 bin seyircilik rekorunu geçmesi için 58 bin seyirciye daha ulaşması gerekiyor. Filmin, ilk filmin rekorunu kıramamasının nedeni olarak piyasada en çok korsanı olan film olması gösteriliyor.
Kırmızıgül ise filmin korsanının piyasaya çıkmasına engel olmak amacıyla 120 dakikalık filmin her kopyası için, sadece laboratuvar ortamında bulunabilen 6 özel kodlama sistemi kullanılmasını sağladı. Vizyondaki diğer yerli filmlerden Murat Aslan’ın “Umut” filmi 173 bin 903, Ümit Ünal’ın “Gölgesizler” filmi 37 bin 733 seyirci tarafından izlendi.

Kaynak: Milliyet Gazetesi 22.3.2009


 

YAŞI KÜÇÜK ŞÖHRETİ BÜYÜK
habertürk gazetesi tarih 29.10.2009, 18:18 (UTC)
 
Rol aldığı dizi ve sinema filmleriyle milyonların sevgisini kazanan çocuk oyuncu Ege Tanman, bu kez usta bir yazar edasıyla "Bez Bebek" isimli çocuk kitabını hayranları için imzaladı.

Baş rolünü oynadığı Bez Bebek dizisiyle aynı adı taşıyan Ayşegül Toker’in kaleme aldığı çocuk kitabının imzalamak için Bursa kitap fuarına gelen çocuk oyuncu Ege Tanman küçük hayranlarının yoğun ilgisiyle karşılaştı. Henüz 11 yaşında olmasına rağmen hikaye kitabını usta bir yazar edasıyla imzalayan minik oyuncu profesyonel starlar gibi objektiflere poz verdi.

Yaşı küçük şöhreti büyük
Çok küçük yaşta Kınalı Kar dizisiyle renkli hayata adım atan ardından Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum filmiylede şöhreti yakalayarak pek çok dizi filmde başrol oynayan 11 yaşındaki Ege Tanman’ın Tüyap’ taki imza gününde ayakları oturduğu sandaliyeden yere bile yetişmedi. Şöhreti boyunu çoktan geçen minik Ege fuarda kendisini yanlız bırakmayan anne ve babasınında gururu oldu. İmza gününün sonunda minik star için birde pasta kesildi.

Kaynak. www.haberturk.com 05.03.2009



 

RADYASYON IŞIMASI YAPAN 9 ALETİ DİKKATLİ KULLANIN
sabah gazetesi tarih 29.10.2009, 18:16 (UTC)
 Cep telefonu, ince ekran televizyonlar, mikro dalga fırınlar, saç kurutma makineleri yaşamımıza son 30 yıldır girmeye başladı. Özellikle vücudumuza yakın tuttuğumuz cihazlar bu etkiyi daha çok artırıyor. Saç kurutma makinesi ve cep telefonu gibi cihazlar vücuda yakın kullanıldığı için etkisi yüksek oluyor. Bu konuda paniğe kapılmak yerine kullanım alışkanlıklarında küçük değişiklikler yapmak bile yararlı oluyor. Kullanım süresini azaltmak ve vücudunuzdan uzak tutmak etkili oluyor. Cep telefonu gibi en çok dikkat çeken cihazın yanında masum denecek cihazlar bile etkili oluyor. Cep telefonu ise en çok aranma anında etkili oluyor. Özellikle şebekenin tam kuvvetle çekmediği bölgelerde anten daha fazla güç harcıyor. Bu, zararlı ışımanın artmasına neden oluyor. Uzun süre elektromanyetik dalga ve radyasyon ışıması altında kalındığında uzmanlar, baş ağrısı, baş dönmesi ve uyuşma gibi şikâyetler oluşabileceğini iddia ediyor. Türkiye'de çokça satılan radyasyondan koruma bantları konusunda ise sağlıklı bilgi pek yok. Tüketicilerin bu tür ürünlerin özelliklerini abartarak anlatanlara karşı dikkatli olmas gerekiyor. Özellikle cep telefonunda SAR değeri adı verilen radyasyon ışıma oranı düşük olan telefonun seçilmesi gerekiyor.

Kaynak: Sabah Gazetesi 29.03.2009
 

KÜRESEL ISINMADA UMUT OKYANUSLAR
internet tarih 29.10.2009, 18:13 (UTC)
 Araştırmayı yapan Almanya’nın Hamburg kentindeki Max Planck Enstitüsü ile Kiel kentindeki Leibniz Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden araştırmacılar, Kuzey Atlantik’in serinlediğini, Pasifik Okyanusu’nun tropikal sıcaklığını koruduğunu ve deniz akıntılarının dolaşımının zayıfladığını ve kuzey yarımküreye daha az sıcaklık getirdiğini bildirdiler.

Araştırmacılar, 10 yıl boyunca sürmesi beklenen bu sürecin, gelecek 10 yılda gezegen sıcaklığında artış olmayacağını düşündürdüğünü kaydettiler.

Bu sürecin, geçici olarak, Avrupa, Amerika ve Kuzey Afrika’da, kasırgaların büyümesine, aşırı sıcaklıklara ve kötü hava koşullarına karşı koyacağının düşünüldüğü belirtildi.

Kaynak: www.ntvmsnbc.com 08 Mayıs 2008
 

<-Geri

 1  2 Devam -> 
 
  Bugün 3 ziyaretçi (51 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol